MİNERALLAR
HAKKINDA GENEL BİLGİLER
·
POTASYUM:
Kanda bulunan bir mineraldir ve en önemli görevi kas
fonksiyonlarının düzenlenmesidir. Görevlerini tam
olarak yerine getirebilmesi için kanımızdaki
potasyumun belirli düzeylerde bulunması şarttır.
Normalde yiyeceklerden alınan potasyum böbrekler
vasıtasıyla atılır. Böbrek yetmezliği geliştiğinde
ise kanda düzeyi artar. Yüksek potasyum düzeyi;
kalpde ritim bozukluğu, bacaklarda ani güçsüzlük
hareket ettirememe, nabızda yavaşlama gibi sorunlara
neden olur. Potasyum yüksekliğinde yapılması
gereken, gıdaların potasyum içerikleri hakkında
bilgi sahibi olmak ve yüksek potasyumlu gıdaları
diyetten çıkarmaktır.
Genel olarak potasyum oranı yüksek yiyecekler
şunlardır;
Ispanak, semizotu, pazı, asma yaprağı, karalahana,
patates, mantar, muz, kavun, kayısı, kuru
baklagiller, kurutulmuş meyve ve sebzeler,
kuruyemişler, çikolata, kahve, kakao, neskafe,
pekmez, bulgur, hazır meyve suları gibi.
FOSFOR:
Fosfor kalsiyum ile birlikte kemiklerin dayanıklı
olmasını sağlar aynca tüm organlarımızın çalışması
için enerji sağlanmasında çok önemli rol oynar.
Fosfor besinlerle vücuda girer ve fazlası böbrekler
tarafından atılır. Böbrek yetersizliğinde yeterli
miktarda atılamadığı için, kan fosforu yükselir.
Yüksek fosfor düzeyi kalp hastalığı, inatçı kaşıntı
(özellikle sırt, göğüs, kollar ve bacaklarda), kemik
ağrıları ve kemik kırıkları (özellikle kalça, diz,
bilek ve topuklarda), gözde kızarıklık, damar
duvarlarında kireçlenme, ciltte yararlar gibi birçok
soruna sebebiyet vermektedir. Yüksek fosfor düzeyini
düşürmek için diyette fosfordan zengin besinleri
kısıtlamanız gerekecektir. Süt, yoğurt, dondurma,
kaymak, peynir, yumurta sarısı, organ etleri, et,
balık, çikolata, çörek, kek, pasta, çeşitli
içecekler, kurubaklagiller fosforu yüksek olan
besinlerdir. Diyetten bu besinleri uzaklaştırmak
yada azaltmak fosfor düzeyinin normale inmesine
yardımcı olacaktır. Diyetinizde fosforu
düzenlediğiniz zaman fosforun kemikleriniz
üzerindeki olumsuz etkileri önlenmiş olacaktır.
Bunun dışında hekiminiz tarafından size verilen
fosfat bağlayıcı ajanları aksatmadan kullanmanız
fosfor düzeyinizin normale inmesinde büyük rol
oynayacaktır. Fosfor bağlayıcı ilaçlar gıdalarla
alınan fosforu bağlar ve dışkı ile atılmasını
sağlar. Bu ilaçları almamanız ileride kemik
rahatızlığınızı arttıracaktır.
KALSİYUM:
Kalsiyum, kemiklerimizin sertliğini ve kaslarımızın
kasılmasını sağlayan önemli bir mineraldir. Başta
süt, yoğurt, peynir kalsiyumdan zengin besinlerdir,
ancak bu gıdalar aynı zamanda fosfordan da
zengindir. Bu gıdaların çok fazla tüketilmesi böbrek
hastalarında kemikler için zararlı olan fosforu
arttırır. Bu nedenle bu gıdalar çok fazla
miktarlarda tüketilmemelidir.
TUZ-SODYUM:
Tuz, vücudumuzdaki suyun dengesine (alınmasına,
atılmasına, vücut içinde dağılmasına) katkıda
bulunur ve tansiyonun belirli düzeylerde kalmasını
sağlar. Vücudumuzda tuz dengesini sağlayan en önemli
organ böbreklerdir. Sağlıklı böbrekler besinlerle
alınan tuz miktarına göre idrarla atılan tuzu
arttırıp, azaltarak dengeyi sağlar. Böbrek
yetmezliğinde bu denge sağlanamaz. Böbrek
hastalığında tuz yani sodyum vücutta birikir. Bu
durum susama hissinin artmasına böylece fazla su
içilmesine, ödem ve şişliğin artmasına sebep
olur.Kanda sodyumun yükselmesiyle tansiyon ve kalp
yetersizliği de oluşabilmektedir. Bu durumlardan
ötürü diyetinizin ya tam tuzsuz ya da az tuzlu
olması gerekmektedir. Diyette özellikle turşu,
salamura, pastırma, konserve, şalgam, zeytin gibi
besinlerin özellikle bulunmaması gerekmektedir.
SU VE SIVI GIDALAR:
Vücudumuzun yarıdan fazlası sudan meydana gelir. Su,
hem organlarımızın yapısında yer alır hemde kanın
sıvı kısmını oluşturur. Su hem içecekler, hem de
sıvı ve katı yiyecekler ile vücudumuza girer; idrar,
dışkı, solunum ve terleme ile kaybedilir. Alınan su
ve kaybedilen su arasında bir denge vardır. Sağlıklı
böbreklerin en önemli işlevi çeşitli yollardan
alınan sıvının fazlasını atmaktır. Böbrekler
çalışamaz hale geldiğinde alınan sıvı vücuttan
atılamaz. Atılamayan sıvı vücutta birikmeye başlar.
Aşırı sıvı birikmesi, göz etrafında yada ayak
bileklerinde şişmelere, kilo artışına, tansiyon
yükselmesine, nefes almada güçlüğe neden olur. Bu
tür. sıkıntları yaşamamanız için diyetisyeniniz
tarafından hesaplanan günlük almanız gereken sıvı
miktarına uymanız ve tuz alımını kesmeniz ya da
azaltmanız gerekmektedir.
geri dön